| | VATANA CAN VEREN TÜRKÜM BEN | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
KUMRUM KUMRUM YÖNETIM
Mesaj Sayısı : 9909 Yaş : 52 Metin Alanı : NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE
Ruh haliniz :
MADALYA : Reputation : 13 Points : 10802
Kayıt tarihi : 29/08/08
| Konu: Geri: VATANA CAN VEREN TÜRKÜM BEN Ptsi Mayıs 10, 2010 9:59 pm | |
|
Gözden Irak Gönülden KERKÜK.
Kerkük benim, demek ayrı gördüler Şu döşüme paslı hançer vurdular Sanki benim öz evime girdiler Oğlum gibi ağlayan vatan Kerkük Soysuz ite yurt mu oldun sen Kerkük?
Bu nasıl özgürlük, sana hiç düşmez Garipleri kimse görmez, görüşmez Zalim değişir de, mazlum değişmez Ellerimde can çekişen can Kerkük O itlere yurt mu oldun sen Kerkük?
Beni sorma, halkın kesiriyim ben Mükemmel(!) bir çağın kusuruyum ben Bir eski destanın esiriyim ben Bir kendine, bir de bana yan Kerkük Soysuzlara yurt mu oldun sen Kerkük?
Günahım çok ama gel gör gizlerim Gelemem de içten içe sızlarım Bıktırmıştır tutulmayan sözlerim Ama bu son, ama bu son, son, Kerkük Peşmerge’ye yurt mu oldun sen Kerkük?
Bayrağındır, mavi görsem, ölürüm Tabutundur, çivi görsem, ölürüm Mezarındır, evi görsem, ölürüm Uykularım ve gözlerim kan, Kerkük Düşmanıma yurt mu oldun sen Kerkük?
Bilmez miyim, beni nerde kim bekler Ak nineler, gün görmemiş bebekler Kurda karşı bir olurmuş köpekler İşte benim çıldırdığım an Kerkük Çakallara yurt mu oldun sen Kerkük?
Irak’tasın, başın yine dar da mı? Bebeklerin, çoluk-çocuk zorda mı? Ve peşmerge, ve Barzani orda mı? Namus sözü, geleceğim ben Kerkük O itlere yurt mu oldun sen Kerkük? | |
| | | KUMRUM KUMRUM YÖNETIM
Mesaj Sayısı : 9909 Yaş : 52 Metin Alanı : NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE
Ruh haliniz :
MADALYA : Reputation : 13 Points : 10802
Kayıt tarihi : 29/08/08
| Konu: Geri: VATANA CAN VEREN TÜRKÜM BEN Ptsi Mayıs 10, 2010 10:01 pm | |
| Yeni bir afyondur yenen her lokma Biber avrupalı, tuz avrupalı. Gülücükler sahte, kirpikler takma Dudak Avrupalı, göz Avrupalı.
Bebeklikte benliğini yitiren Tepe tepe tepemizde oturan Bizi çıkmazlara alıp götüren Ayak Avrupalı, iz avrupalı.
Birisi diskoda içer, kıvırır Birisi kulüpte konken çevirir Yapmasını bilmez, yıkar devirir Ana avrupalı, kız avrupalı.
Kalıba uydurdu uyduklarımız Yazmakla bitmez ki duyduklarımız Paris modasıdır giydiklerimiz Astar avrupalı, yüz avrupalı.
En mahrem yerlerin kalktı örtüsü Beş santim tırnaktır ellerin süsü Bütün bunlar medenîlik ölçüsü Cilve avrupalı, naz avrupalı.
İster sâri deyin, isterse irsî, Büyük revaç buldu makbulün tersi Duyduğumuz 'okey,adiyö,mersi' Ağız avrupalı, söz avrupalı.
Her gün karşımıza on zıpır çıkar Bağırır,çağırır,devirir yıkar Dinler kulağımız, gözümüz bakar Sürü Avrupalı, yoz avrupalı.
Başımız ayıkmaz binlerce halttan Örf,adet gemimiz delindi alttan Analar Muğla'dan, Van'dan, Tokat'tan Bebek avrupalı, bez avrupalı.
Sahnede ekranda hıyar dinleriz Deliye,densize uyar dinleriz Saçma çığlıkları duyar dinleriz Şarkı avrupalı, saz avrupalı.
Herkes soyunuyor, açılmıyor ki Sokakta boynuzdan geçilmiyor ki Müslüman gâvurdan seçilmiyor ki Şekil avrupalı,poz avrupalı.
'Türklük bu mu? ' desem 'bu' diyecekler Şampanyayı sorsam 'su' diyecekler Bir gün kökümüze 'hu' diyecekler Kabuk avrupalı,öz avrupalı. | |
| | | KUMRUM KUMRUM YÖNETIM
Mesaj Sayısı : 9909 Yaş : 52 Metin Alanı : NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE
Ruh haliniz :
MADALYA : Reputation : 13 Points : 10802
Kayıt tarihi : 29/08/08
| Konu: Geri: VATANA CAN VEREN TÜRKÜM BEN Ptsi Mayıs 10, 2010 10:01 pm | |
| Doğru mu, yanlış mı karar sizlerin Biz aklın durduğu çağda yaşadık 'Ben dinsizim! ' diyen beyinsizlerin Din dersi verdiği çağda yaşadık.
Çabuk pişsin diye zorbanın aşı Ayıran olmadı kurudan yaşı Keçinin kaplana her adım başı Kırk tuzak kurduğu çağda yaşadık.
Baylar çalım sattı, bayanlar etin Ar duvarı çürük, darbeler çetin. Modern putçuluğun, şirkin, zilletin Kemale erdiği çağda yaşadık.
Bazen kör kilitler vuruldu dile Bazen armağanlar kazandı hile Homo'nun,komo'nun, deyyusun bile İtibar gördüğü çağda yaşadık.
Yabancısı olduk ilin, obanın Müdür ekmeğini çaldı çobanın Resmi dairede devlet babanın İpe un serdiği çağda yaşadık.
Önümüz çileydi, arkamız cefa Bir gün semtimize basmadı sefa Mürşidin, müridin günde beş defa Günaha girdiği çağda yaşadık.
Kimi hak adalet gördü düşünde Kimi devlet kuşu buldu başında Vatanseverlerin vatan dışında Hasretlik sürdüğü çağda yaşadık.
Göz yumup izine düştük batı'nın Tuttuk kuyruğundan haçlı atının Pamuk yumağının, tüyün, tütünün Nice baş yardığı çağda yaşadık.
Neler yıkmadık ki son olsun diye Harcadık günleri gün olsun diye Asker kaçağının şan olsun diye Askeri vurduğu çağda yaşadık.
Dilendik, savurduk Doları, Markı Döndükçe aşındı düzenin çarkı Şalvarı, kasketi, gömleği, börkü İhtiras sardığı çağda yaşadık.
Kimi vurgun vurdu döndü köşeyi Kimi yalamakla doydu şişeyi Kiminin ateşi, külü, maşayı Ekmeğe dürdüğü çağda yaşadık.
Kılavuzluk yaptı körü beylerin Seçimde sağılan sürü, beylerin Morgtaki ölüden diri beylerin Hâl-hatır sorduğu çağda yaşadık.
Atladık bir çağdan bir diğerine Çıktık zirvelere, daldık derine 'Çağdaş bayanlar'ın cins beylerine Çuvallar ördüğü çağda yaşadık.
Biri yola çıkmaz dayı bulmadan Biri balık avlar suyu bulmadan Birinin haftayı, ay'ı bulmadan Milyarlar derdiği çağda yaşadık.
Baş örtüsü yasak,Türk olmak günah Sabır ver, sabır ver ey gadir Allah! Bulaşık basının her gün, her sabah İslâm'ı Yerdiği çağda yaşadık.
Zorbaya rüşvettir 'nurol-çok yaşa' Mâbutlar, kıbleler değişti hâşâ İnsanın kâğıda, demire, taşa Secdeye vardığı çağda yaşadık.
Görün hâlimizi biz insanların Tutsağı olmuşuz suizanların Her zaman her yerde müslümanların Müslüman kırdığı çağda yaşadık.
Abdurrahim KARAKOÇ
| |
| | | KUMRUM KUMRUM YÖNETIM
Mesaj Sayısı : 9909 Yaş : 52 Metin Alanı : NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE
Ruh haliniz :
MADALYA : Reputation : 13 Points : 10802
Kayıt tarihi : 29/08/08
| Konu: Geri: VATANA CAN VEREN TÜRKÜM BEN Ptsi Mayıs 10, 2010 10:03 pm | |
| TURAN Nabızlarımda vuran duygular ki tarihin Birer derin sesidir, ben sahifelerde değil Güzide, şanlı, necip ırkımın uzak ve yakın Bütün zaferlerini kalbimin tanininde Nabızlarımda okur, anlar, eylerim tebcil. Sahifelerde değil, çünkü Atilla, Cengiz Zaferle ırkımın tetviç eden bu nasiyeler, O tozlu çerçevelerde, o iftira amiz Muhit içinde görünmekte kirli, şermende; Fakat şerefle numayan Sezar ve İskender (!) Nabızlarımda evet, çünkü ilm için müphem Kalan Oğuz Han'ı kalbim tanır tamamiyle Damarlarımda yaşar şan-ü ihtişamiyle Oğuz Han, işte budur gönlümü eden mülhem:
VATAN NE TÜRKİYEDİR TÜRKLERE, NE TÜRKİSTAN VATAN, BÜYÜK VE MÜEBBET BİR ÜLKEDİR: TURAN. DURMA VUR Durma Yunan, durma kibrini artır! Türklüğün başına hakaret yağdır! Uyuyan bir kavme bu zillet azdır Vur eski kölesi utandır onu! Bırakma uyusun, uyandır onu!
Bu yurdun haznesi onun elinde, Fakat anahtarı senin belinde, Kalmış aç ve garip kendi ilinde Vur, eski kölesi utandır onu! Bırakma uyusun uyandır onu!
Zorla onu, yeni revise girsin. Gemi yapsın alış-verişe girsin. Fabrikalar açsın, her işe girsin. Vur eski kölesi utandır onu! Bırakma uyusun uyandır onu!
Sıkıştır ki ordu, donanma yapsın, Garpte ne terakki görürse kapsın. Türklüğü tanısın, Tanrı'ya tapsın. Vur eski kölesi utandır onu! Bırakma uyusun uyandır onu!
Zannetme yaptığın hoşa gitmiyor Terakkimiz koşa koşa gitmiyor. Emin ol, emeğin boşa gitmiyor. Vur eski kölesi utandır onu! Bırakma uyusun uyandır onu!
Ziya GÖKALP
VATAN
Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur, Köylü anlar manasını namazdaki duânın... Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur'ân okunur. Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüdâ'nın. Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!
Bir ülke ki toprağında başka ilin gözü yok, Her ferdinde mefkure bir lisan âdet, din birdir. Meb'üsânı temiz, orda Boşolar'ın sözü yok, Hududunda evlatları seve seve can verir; Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!
Bir ülke ki çarşısında dönen bütün sermaye, San'atına yol gösteren ilimle fen Türk'ündür; Hirfetleri birbirini daim eder himaye; Tersaneler, fabrikalar, vapur, tren Türk'ündür, Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!
Ziya GÖKALP
BAYRAGIMI YAKAN KÖPEKLERE!
Vatan adlı sevdanın ,tarifi mümkün değil , Candan aziz tutmayan ,bu lezzete varamaz . Ekmeksiz kal ,aşsız kal ,vatansız kalma oğul , O aşkın tokluğunu ,hiç bir sofra veremez .
Ne bedeller ödedik ,sor bizi üç kıtadan , Ders al yavrum geçmişte ,düşülen her hatadan , Tarihinden habersiz ,vatan bilmez atadan , Vatana kurban olan ,koç yiğitler töremez.
Elden vatan alınmaz ,bedelle alınmalı , Bedeli can olsa da ,uğruna ölünmeli , Bu sevda mübarektir ,imandan bilinmeli , Aşksız ,imansız yürek ,yaramızı saramaz.
Bayraksız vatan olmaz ,vatan bayrakla güler, Bayraklaşır vatanım ,mavi göklere dalar , Bayrak dalgalandıkça ,gönlüme huzur dolar , Onun olduğu yere ,başka bayrak giremez .
Bayrak Oğuz Han oldu ,çeri ,Tarkan ,noyandı , Ötükenden kaldırdık ,Viyanaya dayandı , Tarihimle dokundu ,kanımızla boyandı , Satılmış ,kirli eller ,ona leke süremez.
Millet olmayan sürü ,bayrak nedir ,ne bilir , Ne tarihi öğrenir ,ne de bir ibret alır , Gün gelir ,devran döner ,yine ortada kalır , Bir türlü akıllanmaz ,gerçekleri göremez .
Yıldızı milletimdir ,hilali can ,rengi kan , Ruhsuz odun gibidir ,bayrağı kumaş sanan , Erinde ya gecinde ,o bayrağa uzanan , Eller kırılmadıkça ,Türk huzura eremez
CETIN DURAK
KIZILIRMAK'A
Ah, ey Kızılırmak! Ağlıyor musun? Dalgaların coşmuş, bilmiyor durmak, Çöktü yüzbin ocak, anlıyor musun? Ben geldim başına, isterim sormak:
"Yüzlerce yıl evvel üstünden geçen Türkler'in başına nedir bu gelen? Yasasız kalmışlar serserilikten Kaçmak isterlerse yol verme, sen ak!
Ak, boğulsun kaçan, acıma ona. İster misin yurda baykuşlar kona? Geçmek lazım ise yok mudur Tuna? Geriye bırakma, ak Kızılırmak!"
Ömer SeyfettiN
BİZİM TÜRKÜMÜZ
Bizim türkümüzde gurbet var artık. Hasret var, yürek var, toprak var balam Gönlümüzü sımsıcak alan topraklar Tiyan-Şan, Kadır-Gan Dağları'na dek uzar Kim demiş vatanımız Edirne'den Kars'a kadar.
Kerkük'te kurşunlar ansızın bizi vurur Sürüklenir sokaklarda başsız cesetlerimiz Zulüm bir hançer gibi içimize oturur Bir mağara devrinden arta kalan insanlar Kerkük'te kan kusturur...
Uzar gider bir sessizlik içinde Bir uçtan bir uca Türkistan toprakları Beyaz altın dediğimiz pamuk tarlalarına Çöreklenir yedi başlı kızıl yılan Baş kaldırsa esarete yeni bir Osman Batur Han Bebekler bile vurulur beşiklerinde Kana boyanır Türkistan.
Basmış kanlı çizmeler toprağına bir defa Çiğnenmiş kara kalpaklar, temiz duvaklar Susmuş minarelerinde mübarek ezan Prangaya vurulmuş bir mahkûm gibi çaresiz Boynu büküktürkülerde güzelim Azerbaycan.
Bir kanlı ağıt söylenir şimdi Kırım'da Biz duyarız Kırım'ın öldüren feryadını Bir büyük destanla birlikte yeniden yazacağız Kırım topraklarına Kırım Türkünün adını.
Balkanlarda büyük, öksüz kubbeler Minareler, şadırvanlar, kervansaraylar Bizi söyler, anlatır Mimar Sinan'dan beri Üsküp'te, Estergon'da, bir atar damar gibi Davullar, zurnalar ve serhat türküleri...
Yüzyıllardan beridir Altaylardan Tuna'ya Bizim türkülerimizdir söylenen Konuşan dil, bizim dilimizdir Renk renk, nakış nakış uzayan toprak değildir Kilimlerimizdir...
Yine bir dağ gibi, bir dev gibi doğrulacağız Yeni bir ruh doğacak toprağımızdan Tanıyacak bizi dünya yeniden heyecanla Burma bıyığımızdan, kalpağımızdan.
Bizim türkümüzde gurbet var artık. Hasret var, yürek var, toprak var balam Gönlümüzü sımsıcak alan topraklar Tiyan-Şan, Kadır-Gan Dağları'na dek uzar Kim demiş vatanımız Edirne'den Kars'a kadar.
Yavuz Bülent Bakiler
Mertebe-i Ala Civan mert koç yiğitleri analar doğurur, Ol muhabbet-i vatan sevdasıyla yoğurur, Cihad-ı vatan yolunda yanan yürekleri, Makam-ı ala mertebe-i şehitlik soğutur, Bilal Özcan
Tükürdük Mü Deniz Olsa Boğarız
Vatan toprağını arşınlar, gezer Erler meydanında düşmanı üzer Tuzak kurmuş *****…Habersiz Mehmet… Benim yüreğimi *****lik ezer
Aslan parçasıdır,korkuyu bilmez Vatan toprağıyla şakaya gelmez Pusular, tuzaklar…İçten hainler… Dışarda ki *****,bu kadar üzmez
Vatan toprağını, kanla sularız Savaşta namazı, saf saf kılarız Ateşten çemberdir, benim her yanım Anadolu zordur, böyle yaşarız
Sevdik mi insanı,candan severiz Vatan söz konuysa, toptan yaveriz Mecburi değildir bizde askerlik Namus borcumuzdur, asker doğarız
Tükürdük mü deniz olsa boğarız Sıkıştık mı …Taarruza kalkarız… Haddini bilmeyen, arsız olanı… Yedi düvel gelse yine bozarız
Tarihi gururla, her dem yaşarız Gerekirse…Yeni baştan yazarız Turan sevdasından geçmem…Geçemem… Musul'u,Kerküğü alır, başlarız Mahir Toksoy
KAHRAMANLIK
Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir, Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir. Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir; Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.
Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından Koşar adım gitmeli onların arkasından. Kahramanlık: İçerek acı ölüm tasından İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.
Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmez doğanlık... Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık. Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık; Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.
Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir, Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir. Bunun için ölüme bir atılış gerekir. Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir...
Hüseyin Nihal ATSIZ
YOLLARIN SONU
Bugün yollanıyorken bir gurbete yeniden Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize. Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden İtler bile gülecek kimsesizliğimize.
Gidiyorum: Gönlümde acısı yanıkların... Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda. Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların Yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda.
Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz; Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına. Hâlbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin Değişilir topu da bir sokak kaltağına
İster düşün... Kendini ister hayale kaptır... Uzar, uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların. Bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır Sevimli bir hayale açılırken kolların.
Ey doğunun alnımı serinleten rüzgârı! Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay! Arzularım bir oktur, aşar ulu dağları. Düştüğü yer uzakta "DİLEK" adlı bir saray.
O sarayda bulunca tanrılaşan erleri Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek. Hepsi sussa da "Kür Şad" uzatarak elini: "Hoş geldin oğlum ATSIZ, kutlu olsun!" diyecek.
Hüseyin Nihal ATSIZ
VARSAĞI
Gel be dilber zevk edelim, Orda yalnız ne yatarsın? Acı şarap kadehime, Dudağından bal katarsın.
Kızlar bana bakarsa da, Yasemin, gül kokarsa da, Yarın gönül bıkarsa da, Bugün için sen yetersin.
Dudakların: O ne meydir! Bu sendeki nice huydur? Gönlüm nişan, kaşın yaydır, Kirpiğinle ok atarsın.
Desem sana: "Sevişelim!" Dersin: "Hayır, konuşalım!" Desem: "Kız gel öpüşelim!" O dem hemen kaş çatarsın.
Yarın bir savaş olursa, Meydanda kan, baş olursa, ‘‘Atsız’’a bir iş olursa, Kız yine sen yas tutarsın..
Hüsayin Nihal ATSIZ
TÜRK KIZI
Pınar başına geldi Bir elinde güğümü; Çattı yay kaşlarını Görünce güldüğümü, Bağlamıştı gönlümü Saçlarının düğümü. Bilmiyordum bu örgü Acaba bir büyü mü?
Sordum: Nerdedir yerin? Nedir senin değerin? Yedi kral vurulmuş, Ne bu ceylan gözlerin? Hangisine varırsın Bu yedi ünlü erin? Şöyle dedi bakarak Göklere derin derin:
Kralların taçları Beni bağlar büyü mü? Orduları açamaz Gönlümdeki düğümü. Saraylarda süremem Dağlarda sürdüğümü. Bin cihana değişmem Şu öksüz Türklüğümü...
Hüsayin Nihal ATSIZ
YAKARIŞ I Anlamayız hayatı felsefeyle, ilimle; Hayat çelik ellerle atılan zar olmalı. Rahat yatakta ölmek acep olmaz mı çile? Kanlı sınır boyları bize mezar olmalı.
Âşık nasıl bulursa iç açan bir serin su Sevdiği bir güzelin som yalaz dudağında, Sönecektir bizim de gönlümüzün tamusu Tanrıların gezdiği yüce Tanrı Dağında.
Tanrı Dağı! Tanrılar, tanrılaşanlar dağı! Orda on üç asırdır bizi bir gözleyen var. Savaş türküleriyle aylı kızıl bayrağı, Kefensiz ölülerin ruhunu özleyen var. Ulu Tanrı! Kür Şad'ın yenilmeyen ruhunu
Yüce Tanrı Dağında daha biraz barındır! Geleceğiz yakında! Yarın bütün oralar Demir bileklerdeki çelik kılıçlarındır! Tasamı dır yakarsa bir kurşun kalbimizi?
Ne çıkar süngülerle delinirse bağrımız? Bu kurşunlar, süngüler öldüremezler bizi, Belki diner onlarla ezeli kalp ağrımız. Gözümüzde bir hasret parlayarak düşünce,
Toprak ana elbette bize açar kolunu. Onun kadar düşünmez bizi hiçbir düşünce, Kendi koynunda saklar can veren her oğlunu. Yurt ve şeref uğrunda sen seril de toprağa
Varsın hiçbir dudakta anılmasın er adın! Kan sızarak göğsünden huzuruna varınca Istırâbı dinecek belki o gün Kür Şad'ın. Gam mı ceylân gözlüler bizlere yâr olmasa?
Yeter ki kılıçlarla süngüler yâr olmalı. Rahat yatakta ölmek sanki değil mi tasa? Savaş ve er meydanı bize mezar olmalı.
II
Bir gün olur, elbette eski beğler dirilir; Yine kılıç kuşanır tarihteki paşalar. Yine şanlar alınıp nice canlar verilir, Yiğit akınımızdan yine dünya şaşalar.
"Türk tarihi" denilen kahramanlık şiirini Yeniden yazmak için harcayacağın kandır. Mısralar, içinde en güzel ve derini Batıda "Niğbolu", doğuda "Çaldıran"dır.
Yine Batılıların üçüncü Kosova'da Topraklara sereriz, bir değil, birkaçını. Çekilince kılıçlar yeniden Haçova'da Paramparça ederiz Cermenliğin haçını.
Yine ufka açılır şanlı korsanlarımız, Bir Türk gölü yaparlar Akdeniz'in içini. Acı acı gülerek bugün susanlarımız. Yarın rezil ederler Romalı’nın piçini
Genç Fatih’in ordusu yine tekbir alınca Söndürürüz kâfirin Meryem Ana mumunu. Haritadan sileriz Tuna’ya at salınca Ulah’ını, Sırp’ını, Bulgar’ını, Rum’unu.
Gövdesini elbette döndürürüz kalbura Bir geçerse Moskof’un elimize yakası. Çanakkale önünde yine kopar bir bora Süngümüzle bozulur İngiliz'in cakası...
Yiğit Harbiyeliler! Öğrenin dersinizi: Kahraman göz kırpmadan düşmana saldırandır. Vazifeniz: Kanije, Silistire, Pilevne, Niğebolu, Kosova, Malazgirt, Çaldıran'dır.
Yarın Yavuz dirilip bize buyruk verince Kızgın kum çöllerini yeni baştan aşarız. Kanlarımız sebildir; akıtarak hepsini Belirsiz mezarlarda anılmadan yaşarız... Hüseyin Nihal ATSIZ
KÜRSAD MARŞI
Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz, Çünkü bu yol kuludur gider TANRI dağına Halbuki yoldaşını bırakıp kaçanların Değişilir topuda bir sokak kaltağına.
Kürşad'ın narasıyla indik TANRI dağından Ruhumuzu kandırdık Orhun'un kaynağından, Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur. TÜRK'e kefen biçenin ölümü korkunç olur.
Delinse yer,çökse gök,yansa kül olsa dört yan Yüce dileğe doğru yürürüz yine yayan. Moskoflardan,yankeden,masonlardan yılmıyan Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz.
[size=16][size=16]Hüseyin Nihal ATSIZ[/size][/size] | |
| | | | VATANA CAN VEREN TÜRKÜM BEN | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |