Dudaklarımın sığlarına sığdırdım seni
Bir kâbus oldun
Ardı sıra çığlık, gözyaşı ve uyanış taneleri
Kimilerinin ayrılığı
Çoğunlukta kalan fikir birliğiydin.
Bir adım geriden takip mesafesi bırakmıştım
Şehir içinde azami yollar tıkalı
Pencereler hep kapalı
Perdeler lakin siyahtı
Gözlerin hiç yansımadı.
Şehir sana uyardı, beni kovalardı.
Saat dörde uyanırdı.
Ben daha yeni niyet zımparalardım,
Bir mahpus uykusuna
Süzme öyle uzaktan derken
Demlediğim çay kokusuna baktırırdım
Mozaik tariflerini gecenin
Kime niyet?
Kime kısmet?
E nihayet
En nihayetinde
Kırılırsa boynu verilmemiş sözlerin kütüphanede
Ses çıkarma sen!
Tüm sessizlik kuralları bozulur gözükmese de
Hala tonlarca umut girer gökyüzünden içeri
Kutuplardan asılırsın.
Tarla tarla ıslanırsın hasat zamanı
Bukle yasak değil belki de
Çoluk çocuk büyümekte olsa bile
Beni hesaba katma sevgilim;
Aşk cüzdanımı evde unuttum.
Ve bunun gibi bahanem çok benim
Bozduramaz görünürüm, üzülürsün.
Herkes benim gibi sessiz kalma hakkına sahipken
Ben herkes gibi farkın fiyatını alıyorum senden
Ben dünya kadar borca saplandım
Kör müsün?