İçime gömdüm bu şehrin insanlarını
Bir bir suratlarını giyinirim her gece
Bir gün melek olur şeytanı kıskandıran,
bir gün şeytan olurum meleklerle yarışan
ve şeytanda bir melektir deyip katili oynarım
Yüzü sana bakan gözlerimin namlusunda!
Kirpiklerime sürülmüş küskün yaşlar
patlamaya hazır tetikte…
Gözlerimi kapatmak istemem,
bu oyun burada bitmesin diye.
Bir anne sesiyle irkilirken yorgun yüreğim
yüzünü sanki düş kırıkları kesmiş
bir çocuğa takılıverdi kısık gözlerim
Anne, anne,
anneciğim…
Kulakları tırmalayan bir yakarış
Canım yanıyor anneciğim!
yüzünde derin bir barut isi,
kan damlıyordu gülüşlerine
adım adım yaklaştıkça ona
fersah fersah uzaklaşıyordum kendimden
yüzümde bir utanç abidesi
düne nişan alıp yarınları ıskalayan
acemi bir katil rol almıştı bu sefer
rol keserken, yol kesmekti bu
hayalperest eşkıyalara özenip
yarınları yağmalayan…
Daha kaç can yanacaktı karanlık gecelerde
kaç gece daha siyaha bulayacaktı
beyazla arınmış bedenleri
ne zaman kapanacaktı
ölüme yürüyen gözler
ya da ne zaman sonlanacaktı
dile yapışan küfürlü sözler…
Eskiden bu kente ayrılık düştüğünde
daha bir kara açardı güller
Ve yaşamı yirmi dört saati geçmeyen
kelebeğin kanatlarına takılırdı yalnızlık
O günden beri düş hekimine tedavi
olmasa da nevrotik ruhum
Aşıkların bedeninden mezara girecek yolu
gözlerim olmadan da bulurum